DOLAR 32,2327 0.09%
EURO 35,0868 0.19%
ALTIN 2.525,511,01
BITCOIN 2154540-0,76%
Sakarya
19°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Dr. Ümit İpeksoy

Dr. Ümit İpeksoy

21 Ekim 2023 Cumartesi

Oy verecek genç kardeşim

Oy verecek genç kardeşim
13

BEĞENDİM

ABONE OL

İçine doğmuş olduğun belki de sana sorulsa, asla gelmek istemeyeceğin bir dünyada yaşamaya,
kendini bulmaya, yolunu çizmeye çabalıyorsun.
Bu acımasız, kapitalist, insani ve ahlaki, tüm kıymetli melekelerini yitirmiş, herkesi bir kalıba sokmaya
çalışan küreselci denilen, görünmez düşmanların saldırısı altındasın.
Bugüne kadar dünya üzerinde yaşamış hiç bir toplumun görmediği, karşılaşmadığı, aklından bile
geçirmediği, vahşi bir düzenin, kontrol etmeye çalıştığı, inaçlarını ve geçmişini sorgulamaya itilmiş, kötü
örneklerle, yalan haberler ve tezviratla sarılıp sarmalanmış kuşağın, omuzlarında ki bu ağır yükü taşımaya
çalışırken ezilen, umutlarının yeşermesine bile fırsat verilmeyen bir bireyisin.
Bütün bu yaşadıkların, sana biçilen gömlek, sokulmaya çalışıldığın kalıplar ve direnmeye çalıştığın, seni
hiç kılan bu sistem, kim tarafından kuruldu, kim bu sistemi tüm dünyada ve özellikle müslüman
ülkelerde hayata geçiriyor, neden sizleri hedef alıyor.
Hayatlarında tek gayeleri, iyi yetişmesi ve iyi bir geleceği olmasını istedikleri çocuklarıyla, bu anne
babaları ayrı dünyalara iten ve birbirine düşman eden, her fırsatta birbirini anlamamakla itham ettiren
kim?
Sosyal medya denilen canavarı, bir çıkış yolu, yalnızlığını unutabileceğin, kendini istediğin gibi
gösterebileceğin bir mecra olarak sana sunarken, seni aslında dönüştürmek istediği kişi haline
getirdiklerini fark edemiyor olabilir misin?
Neredeyse tüm sosyal medya kullanıcılarının özellikle de hedef alınmış genç kuşağın, yedikleri, içtikleri,
giydikleri, oturup kalktıkları yerler, söyledikleri, yazdıkları, atarları giderleri, aynenleri, pürüzsüz yüzleri,
estetik harikası burunları, jaw line ları, çıkık elmacık kemikleri, bembeyaz dişleri ve göz akları, sırma
saçları,…
Bunlar bizlere sunulan ve bahşedilen birer lütuf mu? Yoksa biz, aslında olmadığımız ve olmak istediğimiz
yada aslında hiç olmak istemediğimiz (ama tüm karizmatik tipler böyle bende böyle olmalıyım mecburen)
gibi biri olarak sosyal medya starı gibi görünürken, kendi yalnızlığımızda ve kendimize olan
yabancılığımızla mı sınanıyoruz.
Bizi bunları yapmaya itenler bilinçli bir şekilde kendini sevmeyen, beğenmeyen, eksik ve yetersiz bulan
bir genç nesil mi oluşturmak istiyor.
Böyle bir nesli yönlendirmek, istediğin yere götürmek ve istediğini söyletip, istediğini yaptırmak daha mı
kolay yoksa?
Yoksa bu pandemi sayesinde küresel sistemin organizatörleri, bizleri her istediğimizi oturduğumuz yerden
yapıp, kimse ile fiziksel temas kurmadan, gerçek sevginin sıcaklığını hissetmeden, kimseye ihtiyaç
olmadan yaşanabileceğimizi öğretip bizi yalnız mı bıraktı acaba?
Sonra “bak sen yalnızsın zaten kimse seni anlamıyor, kimseye de ihtiyacın yok, gel bu matriksin
içerisinde istediğin kişi ol” dediklerinde buna meyletmiş, bunun cazibesine kapılıp bizi kimliksiz ve
kendini bile sevmeyen yalnız bir insan haline getirmelerine göz yummuş olabilir miyiz?
Tüm dünyayı, tek bir devlet haline getirmeye çalışan, tek bir din, tek bir yaratıcı inancı, onun altında sen
nasıl istersen ibadet et yada etme düşüncesi, akışkan cinsiyetli, cinsiyetsiz bireyler ve hatta ergenliğe bile
girmemiş çocukların cinsiyeti değiştirmek için ailesinin onayı olmadan bunu yapabileceğine dair kanunlar
çıkarmalar, senin ne yediğini, içtiğini, ne zaman uyuduğunu, kimlerle ne konuştuğunu, hastalıklarını,
alışkanlıklarını, tepkilerini, kızgınlık ve sevinçlerinde neler yaptığını
hangi gruplara üye olduğunu, nelerin seni harekete geçirdiğini… hepsini bilen ve tüm dünyadan topladığı
bu bilgilerle sisteme, kitlelere yön veren bir büyük güç var.
Bunu idrak etmeden, her gördüğüne her duyduğuna, aynı anda çok yerde benzer bilgiler geliyor bunlar
doğrudur diye inanmamak gerektiğini asla unutma.
“BÜYÜK BİR YALAN SÖYLE ve bunu ısrarla söylemeye devam et. Bir süre sonra insanların buna
inandığını göreceksin” demediler mi?
Böyle yapın diye yol göstermediler mi? Bu ortamı oluşturmak için 40 milyona yakın sahte hesap
oluşturup, aynı bilgileri her taraftan paylaşıp, seni bir örümceğin avını çepeçevre sarması gibi
sarmalamadılar mı?
Artık uyanma vakti. Eğer şimdi bu yapılanları anlayıp kendini korumaya almazsan ileride ne
koruyabileceğin bir benliğin ne de hayallerin olur.
Matriks içerisindeki bir 0 veya 1 olursun onlar için.

Ama SEN, ne 0’sın nede 1.
Sen son 3000 yıldır dünyaya nizam vermiş, tarihinde hiç bir zaman zulmetmemiş, ırkçılık yapmamış,
asimilasyon yapmamış, onurunu, şerefini yere düşürmemiş, vatan sevgisini herşeyin üstünde tutmuş,
atasını töresini bilen bir milletin şerefli bir ferdisin.
Son iki yüz yılda bu devlet zaafa düşmüş, yıpratılmış, topyekun saldırılar karşısında zorda kalmış olabilir.
Ama bu millet artık uyanmış, tekrar eski gücüne kavuşmaktadır.
Kendi tankını, topunu, tüfeğini, helikopterini, uçağını, gemisini, arabasını, uydusunu, kendi imkanlarıyla
yapar hale gelmiştir. Bunları da senin gibi gençlerin hayallerinin peşinden koşmasıyla gerçekleştirmiştir.
Bu yüzden yedi düvel yine karşımıza dikilmiş, Erdoğan’ı seçtirmeyiz diye kükrüyorlar.
Neden?
Le Figaro, Le’xpres, Washington Post, Finansial Times, The Economist neden hiç durmadan Erdoğan
gitsin diye makale üstüne makale yazıyor. Bizi çok mu seviyorlar?
Evet seviyorlar ama Suriye’yi, Libya’yı, Irak’ı sevdikleri gibi seviyorlar bizi de.
Bu devlet ve bu millet için çok kıymetlisin sakın unutma!
Seni kıymetsiz kılmaya çalışanlara dön ve şöyle de:
Beni Özümden Koparamayacaksınız. Tarih boyunca dünyayı siz zalimlere dar ettiğimiz gibi bugünde,
yarında, mazlumun yanında, sizin karşınızda olacağız. Bir karış vatan toprağını vereceğime hiç
düşünmeden canımı veririm.
DOĞRU ZAMAN, DOĞRU ADAM.
BİR GÜN O DOĞRU ADAM SEN OLACAK VE MİLLETİNE ŞEREFLE HİZMET EDECEKSİN!