DOLAR 32,2603 0.01%
EURO 34,6962 -0.08%
ALTIN 2.402,790,11
BITCOIN 2007038-2,23%
Sakarya
25°

PARÇALI BULUTLU

16:58

İKİNDİ'YE KALAN SÜRE

Adnan Kulak

Adnan Kulak

11 Nisan 2024 Perşembe

Şeytanın Çocukları!

Şeytanın Çocukları!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye, tüm yönleri ile herkese ders niteliğinde tarihi bir yerel seçim sürecini geride bıraktı. Seçimden 1 hafta öncesine kadar, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere ülke genelinde anket sonuçları birbirine yakın,  AK Parti her zamanki gibi başarılı sonuç alacak görünüyordu.

Ancak ne oldu ise son 1 haftada işler bir anda tersine döndü ve 8-10 milyona yakın bir AK Parti seçmeni sandığa gitmekten vazgeçti ve CHP’lilerin bile inanamadığı bir sonuç ortaya çıktı. Türkiye adeta kırmızıya boyandı, AK Parti bütün kalelerini kaybetti. CHP büyük bir zafer elde etti. Ancak rakamlara bakımca CHP’nin bir önceki yerel seçimlere göre oyunu neredeyse hiç arttırmadan bu zaferi kazandığı ortaya çıktı. Bu sonuçta manipüle edilip, kızdırılıp, küstürülerek, sandıktan uzaklaştırılan muhafazakar seçmenin etkili olduğu görüldü.

AK Parti seçimi nasıl ve neden kaybettiğine ilişkin pek çok analiz yapıldı, kalem oynatıldı. Ancak bu süreçte benim dikkatimi çeken şeytan ayrıntıda gizli denecek cinsten bazı detayları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Seçimler arifesi AK Parti’nin halktan uzaklaştığı, paranın, lüksün, makamın esiri olduğu algısına oynandı.  AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Turgut Altınok’un Antalya’da 600 dairesi olduğu yalanı, seçimden birkaç gün sonra dolaşıma sokulan Sancaktepe  Belediyesi’nde  eski başkan Şeyma Döğüncü’nün jakujili makam odası yalanı en çarpıcı iki örnek oldu. Tabi 22 yıllık iktidar döneminde AK Parti’deki yıpranma, yozlaşma da bu propagandanın etkili olmasına yardımcı oldu.

Mesela son çeyrek yüzyılın en büyük Filistin savunucusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı,  İsrail ile ticaret yapıyor algısı üzerinden vurmayı başardılar. Bunu yaparken merhum Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan bile fitne ateşine “Kuvvetle Muhtemel” ifadeleri ile odun taşımaktan geri durmadı.  Şeytanın bile aklına gelmeyecek yalanları yayarak kamuoyunda yanlış algı oluşturmayı başardılar. Mesela İsrail yolcu uçaklarının aldığı yakıtı, Gazze’yi vuran İsrail savaş uçaklarına jet yakıtı ihracatı yapmış gibi propaganda yaptılar ve başarılı oldular.

Eş zamanlı olarak katılımcılarının tamamına yakınının Filistin davası ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, çoğu çeşitli suçlardan sabıkalı, sol örgütlere mensup İslam düşmanı tipleri örgütleyip Filistin’e destek gösterisi  düzenleyerek bu eylemde polisi tahrik ettiler. Polisin müdahalesini de AK Parti Hükümeti’nin devletin polisi aracılığı ile Filistin direnişine destek gösterilerine izin vermediği, zor kullanıp bastırdı algısı oluşturmayı başardılar.

Seçimden önce ilanla başörtülü ve sakallı figüranlar bulup mitinglerinden, organizasyonlarında görüntü verdiler, seçimden sonra makam odalarında dinle, imanla, Kuranla uzaktan yakından alakası olmayan tiplerle el açıp dua ile göreve başlama görüntüleri verdiler.

Bizans oyunlarının baş aktörü  İmamoğlu ile kukla genel başkan Özgür Özel, Cumhurbaşkanı makamına saygı sözleri ve görüşme talebi ile muhafazakar tabana oynarken, zamanında PKK sempatizanlarının Biji Apo sloganlarına zafer işareti ile poz veren eşi Dilek İmamoğlu da Emine Erdoğan’a methiyeler düzerek birlikte projeler yapabilecekleri mesajları gönderdi.

Anlayacağınız bunların ipini elinde tutan şeytani üst akıl, kökten taktik değiştirip buna uygun sufleler verirken O’nun çocukları da aldıkları yeni taktik ve söylemlerde kamuoyunda AK Parti ve Erdoğan’a sempati duyan tabanın duruşunu fitneyle bozmayı başardı.

Geçmişte yıllarca Tayyip Erdoğan’ı “Takiyyeci” olmakta suçlayan kesim ve destekçileri, herkesin gözünün önünde takiyyenin kralını yapıp, dinin siyasetini de ticaretini yaparak muhafazakar kesimi kandırmayı başardılar.

Şeytani üst akıl ve Türkiye’deki kuklaları, bunu yaparken yine milleti kandırmak için halkın parasını sonuna kadar kullandılar. Hizmet için harcamaları gereken milyarlarca lirayı reklam/propaganda için harcamaktan bir an olsun geri durmadı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının tanıtım işini yapan İstanbul Planlama Ajansı’nda koordinatör olarak görev yapan Enver Barış Yavuz adlı şahıs, Türkiye’nin medarı iftiharı Baykar firmasının sahibi Haluk-Selçuk Bayraktar kardeşlerin resmini basarak İsrail’e jet yakıtı sattıkları yalanını yaydı.  Derken kendisinin  “Alevilerin de PKK’sı olmalı” diyen, TKP-ML-TİKKO militanını öven bir terör destekçisi olduğu ortaya çıktı.

Düşünebiliyor musunuz? Adamlar Türkiye düşmanı bütün terör örgütlerine destek veren kişileri belediyede tanıtım koordinatörü olarak çalıştırıyor. Bu terör destekçileri üzerinden de Selçuk-Haluk Bayraktar kardeşlere böylesine büyük bir iftirayı dolaşıma sokuyor.

Adamların dilinde yalan öylesine yuva yapmış ki, bir yandan tünel inşaatını iptal edip, metro inşaatına moloz döküp kapatırken utanmadan göğsünü gere gere “Dünya’da aynı anda en fazla metro yapan belediye başkanı” yalanını söyleyebiliyor.  Ve böylesine bir madrabaz ülkenin en büyük şehrinde bu yalanlarla, algılarla iletişimin bu kadar yaygın olduğu bir yüzyılda, iletişim kanallarını yalanları ile doldurarak herkesi kandırıp ikinci kez belediye başkanı seçilebiliyor.

Hülasa demem o ki, bu şeytanı akıl, Filistin’in en büyük destekçisini İsrail işbirlikçisi; devletten kuruş almayan ülkenin ihracat ve vergi şampiyonu firmasını devlet teşviki ile büyümüş gösterebiliyor. Aslında Araplardan ve Filistinlilerden nefret ederken Filistin destekçisi pozlarına girebiliyor, dine ve dindarlara düşman iken muhafazakar birer Müslüman kisvesine bürünebiliyorlar.

Yaşadığı ekonomik sıkıntılar yüzünden haklı olarak iktidara kızan kitleler de, bu yalan rüzgarına kapılabiliyor.

Yazımızı Hz. Peygamber’in tam da bugün yaşadıklarımıza işaret eden şu hadisi ile noktalayalım;

“Ey iman edenler, size fâsık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. “

Devamını Oku

Her tercih bir bedeldir!

Her tercih bir bedeldir!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

2024 Mahalli İdareler Seçimlerine şurada 21 gün kaldı.

Başkan adayları çoktan belirlendi, partiler çalışmalarını sahada yoğun şekilde sürdürüyor.

Seçimler ve tercihlerimize ilişkin kafama takılan bazı güncel konularla ilgili naçizane birkaç kelam etmek isterim…

Öncelikle yerel seçimlerin genel seçimlerden ayrı yapılmasının yanlış olduğunu düşünüyorum.  Neden böyle düşündüğümü yazıyı okuyunca anlayıp, bana hak vereceğiniz kanaatindeyim…

Herkes şu dünya hayatında yaşadığı sıkıntıları her zaman fatura edecek birini arar. Bu sorumlu bazen babası, bazen patronu, bazen belediye başkanı ve çoğu zaman da ülkeyi yöneten Hükümet’tir…

Genellikle ilk hedef Hükümet olur.

Ülkede ortaya çıkan bütün sıkıntılardan Hükümet sorumlu tutulduğu için vatandaş da yerel seçimlerde bunun faturasını O’na keserek biraz olsun yüreğini ferahlattığını sanır…

Aslında vatandaş, yerel seçimlerde Hükümete kestiği bu faturanın bedelini katmerli olarak yine kendisi öder, ödüyor…

Şimdi, memleketimizde gündem emeklilerin yaşadığı ekonomik sıkıntı…

Bundan sebep konuşulan ise emekliler seçimde hükümete faturayı kesecek…

Eğri oturup doğru konuşalım…

Seçmen daha 1 yıl önceki seçim atmosferinde hükümeti “EYT çıkmaz ise oy moy yok” diye tehdit etti mi? etti.

AK Parti Hükümeti, bıçak sırtı seçimi böylesine kritik süreçte kaybetmeyi göze alamadığı için söz verdiği bu düzenlemeyi meclisten geçirerek yasalaştırdı mı? Yasalaştırdı…Üstelik 11 şehir ve 18 milyon insanımızı vuran son asrın en büyük depreminin enkazı kaldırılmamışken.

EYT çıkınca ne oldu?

Tam 2,5 milyon kişi birden emekli oldu. Devletin bakmakla yükümlü olduğu emekli sayısı 16 milyona dayandı. Bu sayı dünyada kaç ülkenin nüfusundan fazla…

Peki, refah seviyesi, kalkınmışlığı bizden fersah fersah ötede olan birçok Avrupa ülkesi emekli yaşını 65’den 70’e çıkarmaya çalışırken hangi mantıkla ülkemizde bu rakam 42-46’lara düşürülüyor.

Biz onlardan zengin miyiz?

Ya da Suudi Arabistan, Katar, BAE gibi petrol, gaz zengini miyiz?

Tabi ki değiliz…

Normalde Sosyal Güvenlik Sistemi’nin sağlıklı işlemesi için asgari 4 çalışana 1 emekli düşmesi gerekiyor.

Peki bizde durum ne?

EYT ile birlikte Türkiye’de o sayı 1,76 çalışana 1 emekli oranına kadar düştü.

Peki bu sistem sürdürülebilir mi?

Açık vermeden, duvara toslamadan ne kadar, ne zamana kadar devam eder?

İşte orası meçhul…

Önce Suriye iç savaşından kaçan 4 milyonu aşkın göçmen, sonra pandemi belası, ardından EYT yükü…Yetmezmiş gibi asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin yol açtığı yıkımlar ortada iken Hükümet ülkede yeniden patlak veren enflasyonu bitirip, faiz ve dövizi düşürüp insanımızın refah seviyesini nasıl yukarı taşıyacak?

Bu sorunun cevabını kendi içimizde bulamadan başkalarına fatura çıkarma peşinde koşmak biraz saçma değil mi?

Gerçeklikten uzak şekilde adeta bir hayal dünyasında yaşıyor millet?

Anlamakta zorlanıyorum. 

Bu çağda “Kim ne veriyorsa 5 fazlası benden!” diyerek gökteki yıldızları bile vaat etmekten çekinmeyen Demirel tipi türedi madrabaz siyasetçilere halen nasıl prim verebiliyor bu millet?

Hayattan ve gerçeklikten bu kadar mı uzaklaştık Allah aşkına…

Hükümeti oy şantajı ile EYT’ye zorlayan kesim, bu sefer de maaşlarına iyi zam yapmadı diye yerel seçimde cezalandırıp körü körüne muhalefetin adaylarını destekleyecek öyle mi?

Yerel yönetimlerin başarılı hizmetler üretebilmesi, yaptığı projelere destek bulabilmesi için hükümetle senkronize olması şart.

Belediye başkanı kendini ülke yöneticileri ile zıt kutupta konumlandırınca bunun zararını o ilde, ilçede yaşayanlar çekiyor.

Bunun en bariz örneğini 5 yıldır İstanbul’da görüyoruz.

Vatandaşların yerelde şehrinin menfaatini gözetmesi, ona göre hareket etmesi gerektiği kanaatindeyim.

Kent milliyetçiliği bunu gerektirir…

Tabi, iktidar partisi “Ceketi koysam kazanırım” mantığı ile liyakati göz ardı ederse o başka…

Devamını Oku

Nasıl Bir Belediye, Nasıl Bir Başkan İsteriz !

Nasıl Bir Belediye, Nasıl Bir Başkan İsteriz !
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Yerel seçimler yaklaşıyor. Belediye başkan aday adayları, aday gösterilebilmek için canla başla çalışmalarını sürdürüyor. Partiler, adaylarını tespit edebilmek için temayül yoklaması ve anket çalışmaları yapıyor.

Başkan adayı belirlerken partilerin kendilerine göre kriterleri, gözettikleri dengeleri var. Öte yandan şehirde yaşayan bizlerin de ilimizi 5 yıl yönetecek olan belediye başkanlarıyla ilgili beklentilerimiz var…

Şahsım adına bir belediyeden ve onu yöneten başkandan neler beklediğimi sizlerle paylaşmak istiyorum…

Adaylar tespit edilmeden, başkanlık seçimlerine geçilmeden bunları paylaşalım ki bir maddesi bile hayata geçirilse kardır diye düşünüyorum…

Öncelikle belediye başkanı, şehrin büyük resmine bakarak röntgenini çıkarmalı. Şehirde yapması gereken hizmetlere buna göre karar vermeli. Sunacağı hizmetlere de kente sağlayacağı katma değere göre bir öncelik sırası oluşturmalı.

Bu çerçeveden hareketle ilk başta trafik sorununa palyatif değil ulaşım master planı perspektifinden yaklaşmalı.

Kentin büyüme, gelişme bölgesine göre imarını düzenlemeli, yönlendirmeli.

Kentteki bütün yapı stokunu deprem riskine göre sağlıklı hale getirecek çalışmalar yapmalı.

Kentlerin de bir insan gibi kimliği, çevresine sunduğu bir profili olması gerektiğinden hareketle de;

Kent Mobilya Standardı, Yapı Mimari Standardı, Yükseklik Standardı, Cephe Standardı, Boya Standardı, Yol, Kaldırım ve Yeşil Alan  Standardı oluşturulmalı…

Yol İşleri, Su İşleri, Doğalgaz, Telekom Şirketleri arasında eşgüdüm sağlanmalı. Bir yol asfaltlanmadan oradan geçmesi gereken kanalizasyon, içme suyu, telefon, internet, doğalgaz altyapı sistemleri mutlaka tesis edilmeli. Yol ve kaldırım yapıldıktan sonra bir daha kazılmamalı, bozulmamalı.

Belediye yaptığı yol ve kaldırım için bir kullanım ömrü belirlemeleri ve bu süreyi vatandaşa beyan etmeli. Yandaşa, arkadaşa, eşe, dosta, partiliye finans kaynağı oluşturabilmek için 6 ayda bir yol ve kaldırım ihalesi yapılmamalı.

Hiç kimse, belediyeyi borç batağına düşürecek icraat ve harcama keyfiyetine sahip olmamalı…

Belediye, iş ve işçi bulma kurumu pozisyonunu almamalı. Şehre mali yük teşkil edecek fazla sayıda eleman istihdam edilmemeli, norm kadro uygulamasına geçilmeli.

Belediye ile vatandaş arasında iletişim ve etkileşim maksimum seviyeye çıkarılmalı, bunun için mobil uygulamalar geliştirilmeli. Vatandaş, şikayet ve çözüm önerilerini kolayca iletebilmeli, belediyede muhatapları hızla dönüş ve çözüm sağlamalı.

Elektriği yeniden keşfetmeye gerek yok….Türkiye genelindeki illerde vatandaşlar tarafından en beğenilen başarılı belediye projeleri taranarak, ile uygun olanlar model alınıp hayata geçirilmeli.

Nasıl ki şirketler için bir toplam kalite yönetimi var ise şehir için de toplam kalite standardı olmalı. Bu sayede oluşacak katma değer ile şehrin cazibesi artacak içinde yaşayan insanların refahı ve mutluluğu da aynı oranda yukarı taşınacaktır.

Belediye meclislerinde mutlaka birer harita mühendisi, inşaat mühendisi, jeoloji mühendisi, çevre mühendisi, şehir plancısı, hukukçu gibi nitelikli kişilerin olması sağlanmalı. Bunun için asgari sayı belirlenmeli.

Vaat edilen iş ve hizmetlerin ayağı yere basmalı, başladığı tarih, biteceği tarih ve belirlenen maliyette tamamlanması mutlaka temin edilmeli. Bir gecikme varsa neden kaynaklandığı kamuoyuna açıklanmalı, ikna edici olmalı…

Şehirde yaşayan insanların sosyal-kültürel, sportif ihtiyaçlarını karşılayacak, gençlerin beklentilerine cevap verecek, sağlıklı ve kültürlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayacak çok amaçlı kültür-sanat-spor merkezleri oluşturmalı.

Hasılı…yaşadığımız şehirde mutlu olmak ve geleceğe umutla bakabilmek için şehrin bir standardı, kimliği, karakteri, duruşu, asaleti, dolayısı ile cazibesi olmalı. Tabi bunu sağlayacak niteliklerde belediye başkanı…

Devamını Oku

Güneş Batıdan Doğuyor!

Güneş Batıdan Doğuyor!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

İsrail, 1940’lı yıllardan bu yana Filistin’e yönelik aralıksız saldırı, katliamlar, işgal ve gasp eylemleri yapıyor. Amerika ve güdümündeki batı ülkelerinin baskısı/etkisi ile dünya bu işgal ve soykırıma hep seyirci kaldı. Yine İsrail ve ABD’nin fonladığı geleneksel medyanın tutumu da bu duyarsızlıkta bugüne kadar etkili oldu…
Ancak bu sefer işler tersine dönmüş görünüyor. Çanlar, İsrail ve destekçisi ABD, hatta AB ülkelerin yöneticileri için çalıyor. Çünkü ilk kez bütün dünya halkları, İsrail’in karşısında, Filistin’in yanında. Özellikle de Avrupa ülkeleri ve Amerika’da milyonlarca insan her gün Filistin lehine gösteriler düzenliyor, sanatçılar, sporcular, taraftarlar Filistin bayrakları ile sahneye çıkıyor. Vekiller parlemetoda “Hepimiz Filistinliyiz” diye bağırıyor. Filistinin haklarını savunmak için avukatlar organize oluyor, doktorlar meslektaşlarının mesajlarını okuyup ağlıyor, Z kuşağı Filistin için müthiş besteler yapıyor, öğrenciler okullarını boykot ediyor…
Bütün bunların yaşanmasında özellikle twitterın çok çok etkili olduğunu söylemek mümkün. Bu noktada instagram, facebook gibi sahibi Yahudi kökenli olan sansürcü mecralardan ayrışan twitter, Elon Musk’un eline geçtikten sonra ilk büyük sınavında adeta dünyanın gözünü açtı. Daha önceki dönemde Amerikan istihbarat teşkilatının kontrol ve süzgecinde olan, algoritması bile buna göre oluşturulan twitter, Elon Musk ile birlikte adeta kabuk değiştirdi. Filistin’de yaşanan soykırımı, vahşi katliamı bütün çıplaklığı ile dünyaya gösteriyor. İsrail aleyhine olan içeriklerini engellemiyor, sakıncalı içerik filtresi de oluşturmuyor. Ve insanlık ilk kez bu derece korkunç gerçekle yüzleştiriyor.
Kuruluşundan beri Filistinlilere karşı saldırı, işgal ve gasp eylemleri yapan İsrail’in bu kanun, hukuk tanımaz, terörist eylemleri bu derece bütün dünyanın dikkatini çekti. İlk defa dünya halkları tam anlamıyla Filistin’in yanında, İsrail’in karşısında birleşti. İngiltere’de, Fransa’da, İspanya’da, Amerika’da milyonlarca insan aralıksız Filistin’e destek gösterileri, eylemleri yapıyor. Üstelik bu eylemleri kendi ülke yönetimlerine rağmen, devlet kısıtlamalarına, yasaklarına, dayatma kanunlarına rağmen yapıyorlar. Tabir yerinde ise maymun gözünü açtı. Özellikle o beğenmediğimiz Z kuşağının İsrail farkındalığı inanılmaz boyutlarda. İsveçli gençlerin Filistin için “Sen çok yaşa Filistin” temalı şiiri, dünya genelindeki mitinglerde dalga dalga yayılıyor.

Dünyada bundan böyle artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Özellikle katil İsrail devleti ve onun destekçisi batı ve ABD yönetimleri için… Çünkü kendi halkları ile ilk kez bu derece ayrışmış oldular. Aymazlıkları, ikiyüzlülükleri, uluslararası hukuku, insan haklarını göz ardı eden birer yalancı oldukları faş oldu…
Avrupa ülkelerinin parlamentolarında vekiller çıkıp “Hepimiz Filistinliyiz!” diye bağırırken, sanatçıları, sporcuları, futbolcuları, taraftarları Filistin bayrakları açarken, yüzlerce ünlü avukat organize olup Filistinlilerin haklarını uluslararası mahkemelerde savunmak için harekete geçerken, İslam ülkelerinin, toplumlarının durumu ise yürek burkuyor, utanç veriyor. Hele Suudi Arabistan’da eğlence festivali yapılması, İslam Ülkeleri Teşkilatı toplantısında böyle bir ortamda bile ortak karar bile alamaması hepimizi kahrediyor…
Bir de İslam ülkelerinin içinde adı Müslüman kendileri ise en büyük şeytan konumunda olan İran ve güdümündeki Hizbullah var.
Suudi Arabistan, BAE, Fas, Mısır gibi Müslüman ülkelerin yöneticilerinden, İran gibi sözde Müslüman özde küfür ehli bir yapıdan Müslümanlara bir fayda gelmeyeceğini bir kez daha gördük.
Özellikle İran devleti ve Şia’nın İslam ülkeleri ve toplumları için ne kadar habis bir ur olduğunu görmek için Şii bir gazetecinin şu tespitlerini paylaşmakta yarar var:
“- Pakistan’ın, Hindistan’ı ve iki nehir arasındaki ülkeleri kim fethetti. Muhammed bin Kasım; Sünni idi
– Hittin’de Müslümanların başındaki lider kimdi? Selahaddin Eyyübi; Sünni idi
– Ayn Calut’ta Müslümanlara liderlik yapan kimlerdi: Seyfettin Kutuz ve Rukneddin Baybars: Sünni idi.
– İstanbul’u kim feth etti? Fatih Sultan Mehmet Han. Sünniydi
– Sicilya’yı kim feth etti Esed bin Furat- Sünni idi
– Kim Libya’da İtalyanları hesap vermeye zorladı. Ömer bin Muhtar. Sünnü idi .
– Son dönemde Çeçenistan’ta Rusları kim perişan etti. Şeyh Şamil, Duayev ve Basayev… Bunlar da sünni idi
Peki biz çocuklarımıza ne bıraktık?
– Abbasi Halifesi Radi Billah’a kim ihanet etti? Şii Buveyhiler.
– Kim zalim Moğol hükümarı Hülagu’nun pisliklerini örtbas etti? Nasıl al- Tusi bu da şiiydi
– Selçuklu sultanına kim ihanet etti? Basasiri… Bu da Şii’ydi.
– Kudüs’ün işgalinde kim haçlılara kim yardım etti? Ahmet bin Ata. Bu da Şii’ydi.
– Zalim Hülagü’yü kim Şam’da ağırladı? Bedr al-Tiflis…Bu da Şii’ydi. “
Aslında bakınca, Şii’ler tarih boyunda kalemlerini, kılıçlarını, makam ve mevkilerini hem Sünni Müslümanların üzerine çevirmişler. Biz en koyu kafir düşmanıyız derken kafirlerle beraber yatıp kalkmışlar.
Belki de asırlar önceden dimağımıza kazınan “Güneş Batıdan Doğacak” sözünün anlamı bugün gördüklerimiz ve yaşadıklarımızdır.
Ki, Hristiyan Batı toplumlarındaki farkındalık ve Filistin’e olan güçlü destek bunun en büyük işareti olabilir.
Çünkü gördüklerimiz hem göz kamaştırıcı hem gözyaşartıcı…

İşte İsveçli gençlerin bestelediği, dalga dalga yayılan Filistin şarkısı/şiiri

https://youtu.be/33fW9dUa-Xc?si=SJP_AUUJZV4IEVf7

Devamını Oku

Demirel Mirasçısı Mı, Erdoğan Modeli Mi?

Demirel Mirasçısı Mı, Erdoğan Modeli Mi?
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Sakarya, muhafazakar seçmen kitlesi ile Türkiye’de AK Parti’nin kalelerinde biri konumunda. Dolayısı ile yerel seçimlerde de işi kolay görünüyor. Tek mesele var, o da kimleri aday göstereceği ve çıkardığı adaylarla kamuoyuna ne mesaj vereceği?

Yerel seçimler yaklaştıkça AK Parti’den belediye başkanı aday adayı sayısı her geçen gün artıyor.

AK Parti’nin başkan adaylarını belirlerken öne çıkan kriterlerinin başında seçmen anketi geliyor…

İşte tam bu noktada 3 dönem belediye başkanlığı yapmış biri,  ilçesindeki anketlerde önde çıkıyor diye yeniden aday gösterilecek mi?

Şu ara Sakarya’da en çok merak edilen konu bu…

Bahsi geçen ilçeyi hepiniz çoktan anlamışsınızdır. Şu ana kadar en çok aday adayının çıktığı ilçe Arifiye…

Peki neden en fazla başkan adayı Arifiye’den çıkıyor.

Sebeplerin başında mevcut başkanın 3 dönemdir belediye başkanı olması ve AK Parti’nin 3 dönem kuralına takılması olarak görünüyor.

Bu kadar aday adayı ortaya çıktığına göre bu ilçede belediye başkanının icraatlarının beklentilerin altında kaldığı da söylenebilir.

Şimdi AK Parti tabanından gelmeyen, başkan adayı olmadan önce AK Parti’ye demediğini bırakmayan Demirel siyasetinin mirasçısı DYP kökenli bir başkanın, AK Parti gibi dava, vizyon ve iddia sahibi bir partide 3 dönemdir belediye başkan adayı gösterilmesi gerçekten manidar bir durum. İncelemeye, araştırmaya, tartışmaya muhtaç bir konudur…

Bu kadar aday adayının ortaya çıktığı ilçede, mevcut belediye başkanının anketlerde önde göründüğü gerekçesiyle 3 dönem kuralı da gözardı edilerek yeniden aday gösterilmesinin muhtemel olduğu dillendiriliyor.

Oysa AK Parti, çok güçlü bir seçmen kitlesine sahip olduğu Sakarya ve ilçelerinde, hangi adayı gösterse kazanamama gibi bir durumu söz konusu değil.

Hal böyle iken 3 dönemdir belediye başkanı olan ancak gözle görünür bir hizmeti bulunmayan; koltuğunu korumak için herkese mavi boncuk dağıtmaktan başka bir icraatı olmayan birine koca AK Parti niye mahkum olsun?

Oysa seçim riski olmayan böyle il ve ilçelerde, Demirel tipi siyaset mantalitesinin mirasçısı bir figürün yerine vizyon ve iddia sahibi yeni isimler tercih etmek daha akıllıca ve heyecan verici olmaz mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Türkiye’ye tanıtan ve bugünlere gelmesini sağlayan olgu, İstanbul’da 3,5 yıllık belediye başkanlığı sürecinde yaptığı olağanüstü icraatlardır.

Yine AK Parti’yi 22 yıldır iktidarda tutan sebeplerin başında belediye hizmetlerindeki üstün performansı geliyor.

Şimdi Sakarya’nın Arifiye ilçesinde 15 yıldır işbaşında olan başkan, AK Parti’nin göğsünü kabartan hangi icraatları yaptı?

Türkiye’ye yerelde ve genelde icraatları ile damgasını vurarak tarihe geçen AK Parti’nin, basit bir altgeçit bakımını bile yapmaktan aciz bir vizyonsuzluğa yeniden belediye yönetimini teslim etmesi kendini inkar etmesi anlamına gelmez mi?

AK Parti, bu kadar güçlü olduğu bir ilde ve ilçede, kendi vizyonu, davası ve iddiasını temsil eden Erdoğan modeli bir adayla mı karşımıza çıkacak yoksa Demirel siyasetinin mirasçısı başkanla mı?

Bekleyip görelim….

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.