Kapatın Şu Belediyeleri !
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bugüne geçen 100 yıllık süreçte, halen çeşitli ülkelerden ithal edilmiş yamalı bohça sistem ve kanunlarla idare ediliyor.
“Türk vatandaşı kimdir?” sorusuna Uğur Mumcu şöyle bir cevap veriyor; “Türk vatandaşı İsviçre Medeni Kanunu’na göre evlenen, Alman Ceza Mahkemeleri Usulüne göre yargılanan, İtalyan Ceza Yasasına göre cezalandırılan, Fransız İdare Hukuku’na göre idare edilen ve İslam Hukuku’na göre gömülen kişidir”…
AK Parti döneminde yönetim sisteminde devrimsel bir değişikliğe gidilerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçildi. Başta Avrupa olmak üzere dünyada demokrasi ile idare edilen pek çok ülkede koalisyon krizleri yüzünden aylarca hükümet kurulamadığı, kurulan hükümetlerin ömrünün 1-2 yılda son bulduğu bir dönemde geçilen bu yönetim sistemi birçok eksiklerine rağmen isabetli bir tercih oldu.
Genel yönetim sisteminde bu değişiklik yapılırken yerel yönetimlerde eski model, kokuşmuş katmanlı idari sistemin devam ediyor olması gerçekten rahatsız edici.
Maalesef memleketimizde siyaset ile rant birbirinin ayrılmaz bir parçalı haline gelmiş, toplum katmanlarında da herkes tarafından kanıksanmış. Özellikle yerel siyasette bu rant kavramı, hangi siyasi parti iş başına gelirse gelsin farketmeksizin ahtapot gibi bütün sistemi ve içindekileri sarmış durumda…
Belediyelerin bir yönetim ve kalite standardı yok. Kitabına uydurup isteyen istediğini yapıyor, istediği rakama ürün alıyor, işçi alıyor, kiralama yapıyor, ihale veriyor, yol, kaldırım yapıyor. Türkiye’de birçok belediye iş ve işçi bulma kurumunu aratmıyor. Belediye ödeneğinin önemli bölümü çalışan maaşlarına gidiyor. Bir belediye 6 ay önce yapılmış asfaltı, kaldırımı söküp yeniden yapabiliyor. Bunun bir kullanım ömrü/taahhüdü süresi yok mu arkadaş?
Deyim yerinde ise ülkede belediyeler kamudaki en büyük kara deliğin, israfın, beceriksizliğin, yolsuzluğun ocağı haline gelmiş durumda. Türkiye’de belediyelerin büyük bölümü şu an müflis tüccardan farksız…Seçilen başkanlar ve kadroları seçim öncesi yaptıkları inanılmaz harcamaları ikame edebilmek, kendisine destek çıkarak yeniden adaylığını sağlayacak parti bağlantılarını besleyip memnun edebilmek için neler neler yapıyorlar…
Normalde bir şehrin imarı onlarca yıl değişmez, anayasası gibidir. Ama gel gör ki rant cazibesi herkesi esir alınca imar planları adeta kevgire dönmüş durumda. Büyükşehir, il ve ilçe belediye meclislerinde en yoğun gündem maddeleri imar tadilatlarını içeriyor.
Adana’da bir belediye başkanı 10 bini aşkın yeni işçi almıştı. İstanbul’da yeni belediye başkanı da 17 bin kişiyi işten çıkarıp 60 binin üzerine yeni işçi aldı.
Bir büyükşehir belediyesinde bizzat şahit olduğum çarpıcı bir olayı anlatayım da varın gerisini siz düşünün… Belediyenin fotokopi odasında sorumlu bir görevli olması gerekirken 6 kişi alınmış. İlginç olan makine 1 ay boyunca bozuk olmasına rağmen hiçbir iş yapmadıkları ayda bu çalışanlara fazla mesai ödemesi yapılıyor….
Mesela Adana belediyesinin gelirinin yarısı 1 milyar 125 milyon dolara yapılan 10 km uzunluğundaki metro kesintisine gidiyor. 10 kilometrecik metro-hafif raylı sistem 1 milyar doları aşan maliyet…Bu rakamların bir kriteri olmaz mı?
Saçılan bu paralar, yapılan bu israf, peşkeş çekilen imkanlar, adrese teslim ihalelerin bedeli kimin cebinden çıkıyor. Kamunun, yani senin benim cebimden…
İllerde muhtarlar, ilçe belediyeleri, büyükşehir belediyeleri kaymakamlar bir de valiler derken tam bir bürokrasi çıkmazı, israf bataklığı hüküm sürüyor. Bu bataklığı daha fazla gecikmeden kurutmak lazım.
Nasıl Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi ise yerelde de il, ilçe belediye başkanlıkları kaldırılsın. Atanmış ehil valiler bu görevleri yürütsün. Bu sayede yukarıda bahsi geçen bütün israf, istismar, yolsuzluk, rant vurgunları ve bürokrasi karmaşası biter. Devlet de millet de rahat eder…
News