FETÖ Tehlikesi Geçti mi?
Türkiye’de FETÖ ile mücadelenin sembol isimlerden Cihat Yaycı Paşa ve Zekai Aksakallı Paşa, daha geçtiğimiz ay ülkede Haşhaşi tehlikesinin devam ettiğini söyleyerek önemli uyarılarda bulundu.
Ben de kamu ve özel sektörde kritik yerlerde yıllar önceden kendini kamufle eden bu yapının yeterince fark edilmediğini, dolayısı ile tehlikenin devam ettiğini düşünüyorum.
Neden mi? Şöyle izah edeyim;
15 Temmuz’dan sonra güvenlik güçlerince yapılan operasyonlara, gözaltına alınan, tutuklanan, aranan, yurt dışına kaçan FETÖ mensuplarına genel çerçeveden bakınca evet, örgüt büyük darbe yedi. Ancak, adına ister casusluk örgütü, ister Haşhaşi yapılanması, ister FETÖ deyin farketmez. Ülkenin her yerinde, her alanında 40 yılda gergef gibi işlenerek büyüyen, dünya tarihinin belki de gelmiş geçmiş en başarılı örgütünü tasfiye etmek o kadar kolay olmasa gere…
FETÖ, başta yapılanırken örgüt mensupları için en büyük öncelik kamufle olmak, açığa çıkmamak. Bunun için inançlarından, disiplinlerinden taviz verebiliyorlar, vazgeçebiliyorlar.
Müslüman kisvesi altında kamuoyunun gözünü boyayan bu yapının mensupları, deşifre olmamak adına her türlü kutsalı gözardı ederek namazdan, oruçtan vazgeçebiliyor; içki içebiliyor, karısını, kızını açıp mayo ile denize götürebiliyor olduğunu hep birlikte gördük ve öğrendik…
Türkiye’de 11 ayrı alevi derneği kurup, mensuplarını bu derneğe üye yaptıkları ortaya çıkmadı mı? Çıktı.
İstanbul Kağıthane’de faaliyet gösteren ve bütün laik, sekuler kesimin Atatürkçü okul diye çocuklarını gönderdiği özel Cumhuriyet Koleji’nin sahibinin FETÖ mensubu olduğu ortaya çıktı mı? çıktı.
Türk Solu dergisinin sakallı, komunist, ateist görünümlü Genel Yayın Yönetmeni Gökçe Fırat’ın FETÖ mensubu olduğunu öğrenmedik mi? Öğrendik.
CHP’nin en önemli isimlerinden Eren Erdem’in FETÖ evlerinde, abileri ile takkeli fotoğrafları basına düşmedi mi? Düştü.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun baş danışmanı Fatih Gürsul FETÖ’den tutuklandı mı? Tutuklandı.
İlk aklıma gelen yukarıdaki 3 uç örnekte olduğu gibi bu örgüt, yapılanırken zaten kendilerine her an operasyon yapılacakmış gibi hazırlık yapmış. Elemanlarını çeşitli kamu kurumları, özel sektör, iş dünyanı, siyasi parti ve STK’larda kurucu yada üye yaparak yıllarca unutturup kamufle etmiş…
Benim tanıdığım, geçmişte Zaman Gazetesi’nde çalışıp da örgütün bilgisi ve izni dahilinde belediyelerde, tarım il müdürlüklerinde, reklam ajanslarında, diyanette, valiliklerde, Anadolu Ajansı’nda, Sivil Toplum Örgütleri’ne yerleşmiş halen Fetullah Gülen’e sempati besleyen mensupları görevlerini sürdürüyor. Neden? Çünkü 17-25 Aralık’tan önce gazeteden ayrılmış ve yıllardır bu kurumlarda çalışıyor görünüyorlar.
Size basit bir örnek vereyim. Fox TV’de genel yayın yönetmenliği yapan, geçmişte Zaman Gazetesi’nden çalışmış olan Doğan Şentürk adlı şahıs, Hrant Dink suıkastini karartmak için neler yapmıştı bir araştırın. Ne demek istediğimi anlayın.
Yani anlayacağınız FETÖ’ye yönelik güvenlik operasyonlarında hedef alınan, yakalanan, yargılanan, hapse atılan isimler örgütün belki de feda etmeyi göze aldığı herkesin bildiği isimler. Ya feda etmeyi göze alamadığı, devletin ve toplumun kılcal damarlarına kadar sızdırıp gizlediği mahremleri ne olacak?
FETÖ, ülkede fitne çıkarıp ortaya çıkan huzursuzluk ve güvensizlikten doğan boşluğu seven, bu boşluklardan sızmasını bilen bir yapı.
Bu amaca hizmet için siyasi (Muhsin Yazıcıoğlu), askeri (Eşref Bitlis), polis (Gaffar Okan) gazeteci (Uğur Mumcu), etnik (Hrant Dink), dini (Rahip Santora), uluslararası (Rus Büyükelçi), adli (Danıştay Baskını), askeri (Suriye’de Rus uçağının düşürülmesi) vs…. bildiğimiz, bilmediğimiz bir sürü suikastta parmağı olan, bu suikastlardan sonra yaşanan kargaşadan fayda temin etmesini bilen bir yapıdır.
Sık sık karşımıza çıktığı için söylüyorum. Toplumda infiale yol açan bir olayın failine yönelik verilen bazı mahkeme kararları herkesi şok ediyor. Bilin ki o mahkeme kararında kripto bir FETÖ mensubunun parmağı vardır.
Siyaseti dizayn etmek için bir şantaj kaseti piyasaya sürülmüşse bilin ki arkasında yine bir FETÖ bağlantısı vardır.
Yukarıda da bahsettiğim gibi bu FETÖ mensupları, çok önceden bugünlerin gelebileceğini öngördükleri için mesela Zaman Gazetesi’nin reklam servislerini tasfiye ederek elemanlarına piyasada özel reklam şirketlerini kurdurmuş, Türkiye’deki pek çok belediyenin reklam işlerini o ajanslar üzerinden almışlardır. Bu şirketler, halen aktif faaliyetlerini sürdürmekte ve birçok AK Partili belediye bile bütün reklam bütçelerini neredeyse bu ajanslara yedirmektedir.
KADEM, İlim Yayma, MÜSİAD vs gibi AK Parti ve hükümet üzerinde bağı-etkisi olan kuruluşlara monte ettikleri bağlantılarının referansları ile elemanlarını FETÖ’den aklayıp kamuda önemli pozisyonlara getirmeye devam etmektedirler.
Hülasa demem o ki, Cihat Yaycı Paşa’nın da Zekai Aksakallı Paşa’nın da feryadı boşuna değil. Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dışında AK Parti’de bile FETÖ ile mücadeleye gerçek manada kendini adamış birini bulmak zordur.
Dolayısı ile Erdoğan sonrası FETÖ tehlikesinin ne kadar gerçek bir tehdit ve tehlike olduğunu asla ve kata unutmamalıdır.
News